Newsweek'de bi makale okudum. Amerika'daki sağlık hizmetleriyle ilgili, yazar cumhuriyetçileri riyakar olmakla suçluyordu, yani kendi yaptıklarını başkaları yaptığında kötüledikleri için.( neden böyle bi makale okudum ya da bana ne amerikadaki sağlık hizmetlerinden: çok entel olduğumdan ve her şeyi bilme isteğimden değil, ingilizce dersi için bi makale çevirmem gerekiyordu. Ondan).
Bir de aklımda bizim o işte hep bahsettiğim kantin vardı, tahta piknik masaların kaba saba yerleştiği, üniformalı kantin görevlilerinin demokratik bi şekilde mayonez mi ketçap mı seçeneklerini sunduğu (kanla mı gelecek kansız mı gelecek), kahve makinelerinin yanına her hafta yenisinin daha çok bozulmak üzere eklendiği kantin. Üniversiteye gitmemiş biri olarak, üniversite kantinleri hakkında ne düşünürsün bilmem.
Sıraya girmiştim bi gün, sağ tarafımda buzdolaplarının içine tıkıştırılmış su şişeleri sol tarafımdaysa oynaşan sevgililer vardı. Ben de üçüncü seçenek olan önüme bakmayı tercih ettim, ki etmesem daha iyi olurdu. Önümde iki kız hararetli bişeyler tartışıyordu ki bilirsin politik bi tipimdir,( bu cümleyi sana kurmuştum bi kere, ben demiştim, politik fikrini bilmediğim kimseye aşık olmam, ben politik bi tipimdir, sen de ja ja sicher filan demiştin galiba. Güzel gözlerini kısarak. ) iki kız filistinden bahsediyordu, diyordu ki biri, insanlar gördüm haberlerde, filistindeki yıkıntıların önünde fotoğraf çektiriyorlardı, bu nasıl insanlık diyorlardı, bu nasıl dünya.. uzun uzun kötülediler, israili, amerikayı, medyayı...bi sessizlikten sonra biri, bütün bunları görünce Hitler' e hak veriyorum dedi, bak bu cümleyi yazması kolaymış, oysa düşünürken birisi beynimi vidalıyor gibi geliyordu. Hitler dedi, keşke hepsini kurutsaymış da, başımıza bela olmasalarmış dedi..
ben, böyle durumlarda, hiç öyle tahmin ettiğin gibi, bayramlık ağzımı açmam. Çökerim, yıkıntıların altında, kalırım.
İşte
hipokrasi, iki yüzlülük, riyakarlık.
Kantin.
Sen.
İsrail
Filistin
Hitler
Gilles:
Kederli ruhların desteklemek ve propagandasını yapmak için bir despota ihtiyaçları olduğu gibi, despotun da amacına ulaşmak için ruhların kederlenmesine ihtiyacı vardır.”
Deleuze
Kederli ruhumun despotu desem sana, hafife mi almış olurum ki
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder