24 Ocak 2011 Pazartesi

gecenin bu saati

gecenin bu saati, bilgisayarım, radyo eksen, kahve bi kenarda, önümde bi kitap( bakuninden lacana), önümde foucault posteri, insan dediğimiz şey yakın tarihin bir icadıdır ve muhtemelen sonu yakındır, diyor. foucault bana gülerek..yatağıma dönüp bakıyorum, yığılmış kitaplar(bi takım anarşik kitaplar yine), uyku maskesi..
o günler aklıma geliyor, eski günler, sanki çok yaşlıymışım gibi, bazen o bazen ben sabahlara kadar çalışmak zorunda kalırdık, ama o sürede bile ayrı kalamadığımızdan, yatağın yanındaki çalışma masasında oturur, biraz çalışır, biraz da birbirimize bakardık, o çalışıyor ben uyuyorsam, arada bi gelir, bi öpücükle uyandırır beni, ya ben seni çok seviyorum yaa der, dönerdi çalışma masasına, o mühendis ben edebiyatçı olduğumdan, o genelde bilgisayar karıştırır bense ya yazar ya okurdum..ben okurken o uyuyorsa, birden şimarık şimarık yanına sokulur, hadi sev beni derdim...
şimdi, foucault posterine bakıp boş yatağın üzerine kitap yerleştirmekten başka bi bok yapmıyorum.
yaşlılık mı bu daha 30a bile gelmeden, yoksa yalnızlık mı, ama ayrılık koyuyor. onu özlemiyorum, ama yatağa dolu bakmayı özlüyorum çok....
neyse.
yazmam gereken şeyler bitmedi hala. ve sanki felç ediyor beni.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder