19 Haziran 2010 Cumartesi

the ballad of jack and rose

gördüğün
teşhirci bi acı bende
ayna kadar mütecaviz
boşveremediğin her şey
boşverip durduğun bende
dedim ya
kokluyorum seni
üzerimden geçecek yılların kokusu
iki beyaz, bir adanalı etmiyor toplasan
ne de pamuk tarlaları
gözlerim doluyor da
henüz ağlayacak değilim
yitirmedim
çizgili tişörtüne kafamıtekrar gömme umudumu
boşveremediğim her şey
boşverebildiğim o gecede



16 Haziran 2010 Çarşamba

tercüman

Arapça bilmem
Ama tercüme edebilirim
"Biraz vicdan mı eksik ne?"
dedi imam.

Ampelmann

(Berlin' de)
Trafik ışıkları
varmış
(Berlin' de)
Trafik ışıkları
yokmuş
gibi geliyordu
Senle görüştükten sonra

7 Haziran 2010 Pazartesi

Unclaimed

"The screamers, you are
The actors, you are"
They claimed

"The barbarians, you are
the draconians, you are"
I claimed
But
I was still
Unclaimed


1 Haziran 2010 Salı

ARAF

Bunu sana yazıyorum, evet, daha güzel kağıtlarım oldu elbet, sadece acildi yazmam gerekenler, ve dedim ki, o kağıdın kendisine bakar, kelimeleri okur, ki oku demiştir ona inandığı...
Bugün taksim meydanındaydık...israilde olanlar...( gerçi uluslararası karasu diyorlar oraya, sanki sular bile sahipli)
ve tam da oturma eylemimiz bitmişken, meydandaki küçük minareden birden bire Allahuekber sesi yükseldi..
ve dedim ki, eğilip büküleceğiz birbirimizin eklemlerinde, çatırtı sesleri duydukça iyileşeceğiz, ve yolculuklar yapacağız, gemilerde, insanlıktan numune...
Allahuekber deyince minaredeki ses, güzel yüzün, güzelim sakalların geldi aklıma, gözlerimi kapatıp, parmak uçlarımda hissettim acıyı ve dayanışmayı, ve sağımdan solumdan kürt kadınları geçerken, birilerini kaybetmiş, ve herkes her şeyi kaybetmiş...
Insan yol alıyor, gidiyor, bir noktadan tekrar aynı noktaya, ve sen ve ben binlerce yıldan sonra buluşuyoruz.

(Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile beraber bulundurma!- Araf-47)

ve aklımda kelimeler uçuşuyor:

"kalbin işine bak
yüzüne bakamaz
ağlar durur sen uyurken....."
(mor ve ötesi, araf)