19 Aralık 2010 Pazar

yumurta

fırtına var. arada bi coşup sokaklardaki plastik şişelerin, teneke kutuların varlığını hatırlatan... ya da belki , kendi varlığımı.
alıştığım hayatın aslında pek de alışmamam gereken bişey olduğunu söylemekten dilinde tüy bitmişliğiyle karşımızda duran dünya.

iyi ki birileri hatırlattı bi de: o pek devrimci amaçlarla fırlattığınız yumurtanın aslında bi canlının yavrusu olduğunu.. peki bunu bile düşünmekten aciz bi takım hırs küplerinin yaşadığımız dünyayı daha yaşanılabilir kılacağına nası inanalım biz. ya da belki sadece kendileri için değil, kendi gibi olmayanlar için de daha yaşanılabilir diyelim. hiç mi civcivleri olmadı ki o yumurta fırlatanların. bi kadın, polis copuyla bebeğini düşürürken hiç mi düşünmedi elinde fırlattığı şeyin de bi başkasının yavrusu olduğunu... peki tavuklar da o kıza dava açacaklar mı yavrusu için?

uzun zaman oldu aslında "sol" denen şeyin, tahakkümden pay alma derdindeki doyumsuzlardan ibaret olduğunu anlayalı.
kuşatılmışlık hissi var içimde. ama kuşatanların gücünün giderek azaldığının da farkındayım, alanları daraldıkça, güçleri fazlalaşıyor, iğnenin ucu sivrileştikçe daha çok acıtır evet, ama kırılma ihtimali de artar böylece...

fırtına bana huzur veriyor, en azından huzurlu olduklarını sananların yüreklerine, uykuya dalmadan önce, biraz huzursuzluk zerkediyor.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder