23 Aralık 2010 Perşembe
Ne zevk,ne ün,ne iktidar:özgürlük,yalnız özgürlük
bugün ayın kaçı?
19 Aralık 2010 Pazar
pessoa' dan devrimci kardeşlerimize:
yumurta
18 Aralık 2010 Cumartesi
mutluluk
metro
And all your food is frozen,
It needs to be defrosted.
16 Aralık 2010 Perşembe
rilke/Duineser Elegien/ Duino Elegies
Schließlich brauchen sie uns nicht mehr, die Früheentrückten,
man entwöhnt sich des Irdischen sanft, wie man den Brüsten
milde der Mutter entwächst. Aber wir, die so große
Geheimnisse brauchen, denen aus Trauer so oft
seliger Fortschritt entspringt -: könnten wir sein ohne sie?
Ist die Sage umsonst, daß einst in der Klage um Linos
wagende erste Musik dürre Erstarrung durchdrang;
daß erst im erschrockenen Raum, dem ein beinah göttlicher Jüngling
plötzlich für immer enttrat, die Leere in jene
Schwingung geriet, die uns jetzt hinreißt und tröstet und hilft.
-
...Finally they have no more need of us, the early-departed,
weaned gently from earthly things, as one outgrows
the mother’s mild breast. But we, needing
such great secrets, for whom sadness is often
the source of a blessed progress, could we exist without them?
Is it a meaningless story how once, in the grieving for Linos,
first music ventured to penetrate arid rigidity,
so that, in startled space, which an almost godlike youth
suddenly left forever, the emptiness first felt
the quivering that now enraptures us, and comforts, and helps.
uyku
12 Aralık 2010 Pazar
rilke!
Bugün ilk defa Rilke' yi gördüm...Rilke'nin fotoğrafını gördüm..Rilke' ye baktım..uzun zaman sonra tekrar içmeye başladım, Rilke' yi görünce..
Ağlarım ben halime
Titrerim mücrim gibi
Baktıkça istikbalime
Perde-i zulmet çekilmiş,
Korkarım ikbalime
Titrerim mücrim gibi
Baktıkça istikbalime
27 Kasım 2010 Cumartesi
divino illi furori
16 Kasım 2010 Salı
minima moralia
23 Eylül 2010 Perşembe
15 Eylül 2010 Çarşamba
10 Eylül 2010 Cuma
properly analyse
17 Ağustos 2010 Salı
2 Temmuz 2010 Cuma
kürt Jakob
19 Haziran 2010 Cumartesi
the ballad of jack and rose
16 Haziran 2010 Çarşamba
7 Haziran 2010 Pazartesi
Unclaimed
The actors, you are"
They claimed
1 Haziran 2010 Salı
ARAF
29 Mayıs 2010 Cumartesi
24 Mayıs 2010 Pazartesi
içimi sızlatan
20 Mayıs 2010 Perşembe
bayrağınıza kan damlıyor..
asılmış türkk bayraklarına damlıyor,
gençlik bayramında ölmüş kürt gencinin kanı
içime..
10 Mayıs 2010 Pazartesi
solucan delikleri
sonsuza dek
solucan delikleri
ve biz
demek
dairesel zamanımız
durmadan
bize dönerek
30 Nisan 2010 Cuma
13 Nisan 2010 Salı
kombinasyon
bi sevinç,
sızıntı girmiş
sese dönüşmüş
demiş ki öbür kulağa
neyaparsan yap
ölüme yok
çare
11 Nisan 2010 Pazar
Scenes from the Passion of Christ
(matem yoktu,yürek söken)
2. Jesus scourges the moneychangers from the temple.
(ve böcekler)
3. Jude betrayes Jesus.
(ve ahasver)
4. The Last Supper.
(ve askerler)
5. Prayer in the garden of Gethsemane. The apostles are sleeping.
(ve askerler)
6. The Romans take Jesus captive. Peter manages to cut off the ear of one of the attackers.
(duymazlardı kulakları, olsa bile.)
7. Peter denies Jesus three times before the cock crows.
(ne kadar ağlasak)
8. Jesus before Pilate.
9. Flagellation of the naked Jesus.
(dedi)
10. Second interrogation by Pilate.
(temizlenmiyor)
11. Jesus receives a crown with thorns and a purple robe to mock his presumed title of King of the Jews.
(ne kadar yürüsek, yorulmak yok bize)
12. Ecce homo; behold the man.
(iudicandus homo reus *)
13. Carpenters make a cross.
(Huic ergo parce, Deus **)
14. Carrying the cross. Jesus trips; Simon of Cyrene bears the cross.
(Quid sum miser tunc dicturus? ***)
15.Jesus is nailed to the cross.
(Man I have a terrible feeling)
16. Jesus crucified, hanging between two criminals, on Mount Golgotha.
(That somethings gone awful wrong with the world)
17. The Deposition. At night Christ is taken from the cross.
(Is it something we made)
18. The Entombment.
(Is it something we ate)
19. Christ in limbo.
(Is it something we drank)
20.The Resurrection. The soldiers are sleeping.
(Lacrimosa)
21. Noli me tangere: meeting Mary Magdalene.
(Lacrimosa)
22. Walking to Emmaus.
(Lacrimosa)
23.The appearance before the apostles at the Sea of Galilee.
(Lacrimosa)
ps: metin, Hans Memling'in Scenes from the Passion of Christ resminden, Regina Spektor'ın Lacrimosa şarkısından ve Thomas of Celano'nun Dies Irae(Day of Wrath) şiirinden ve Mozart'ın Requiem'inde bu şiiri kullandığı Lacrimosa bölümünden esinlenilerek "oluşturulmuştur". Türkçe bölümler dışındaki bölümler yukarıda adı geçen eserlerden alınmıştır. Başında numara bulunan satırlar Hans Memling'in http://www.artbible.info/art/large/351.html sitesindeki resminin açıklamasıdır.
3 Nisan 2010 Cumartesi
ilham
bi koltukta büzüşerek
ince uzun ve güzel
kelimelerin ilhamını
sordu
aklındaki cevabı doğru
zannederek
ilham sensin
salak
dedim ama içimden
gülerek
1 Nisan 2010 Perşembe
30 Mart 2010 Salı
im your loverman,forever amen...
(how much longer?)
hiç bişeyin adını koymamışken, o deli kadın, evime çok yakın otururdu,kumral saçları vardı, arada bi sevgilisi olurdu, arada bi otururduk odasında, arada bi ben kendimi tutamaz olurdum, arada bi...
(how much longer?)
bas gitar çalardı bana arada bi, pink floyd plakları ve dire straits plakları ve mavi duvarlı evi..
(how much longer?)
arada bi derdi ki, ben erkekleri sevemiyorum,
bi gün, cep telefonumdan mesaj attım, im your loverman, forever, amen...
(give me more give me more give me more....)
29 Mart 2010 Pazartesi
köksüz zencefil...
başımın ön tarafında sinekler geziniyor.
geliyorsun.
bir gözüm diğerinden daha az görüyor, hissediyorum.
geliyorsun.
sol elimin serçe parmağındaki uyuşma.
parmak uçlarına iğne iğne his batması.
geliyorsun.
saymadım kaç kadın öptüm sen gideli.
geliyorsun.
bahar geliyor.
kollarımı seviyorum.
gelişini kucaklıyor-lar.
27 Şubat 2010 Cumartesi
ateşli hastalık
uyandım. pencereyi açtıktan sonra banyoya doğru süzüldüm. herkes uyuyor, ben uyanık. yüzümü filan yıkadım. koridorda yürürken küçükken hep nefret ettiğim babaannemin hasta yürüyüşünü gördüm aynada. sonra mutfağa geçtim. bi parça ekmeğe birazcık zencefilli bal sürdüm. yaktı boğazımı. sonra odama geldim.
yüksek ateş, kemiklerimdeki ilgisizlik çıtırtısı, eski sevgilimin aldığı çin kremi..
yine yalnızız.
ve sanki daim bu ateş, hiç düşmez.
24 Şubat 2010 Çarşamba
meçhul
22 Şubat 2010 Pazartesi
bakma bana öyle
bende mide bulantısı, kusma, kalp krizi ve panik atak gibi gelen,
bi anda hissediverdiğim, yüzü gözümün önüne gelen.
aşk
yine
aşk
nasıl kurtulsam nasıl..
bakma bana öyle. dokunma bana öyle. bi de gülme öyle. unutturma bana her şeyi. yanına kıvrılasım var.anadili fransızca olmayan birinin.
5 Şubat 2010 Cuma
Manouchian
bi uyku değil
üstü örtülü
ayaksesi ancak
gelmekte olan
yarı uyur
yarı uyanık
beklenmekte olan
28 Ocak 2010 Perşembe
sezeni ağlarken görsen...
daha önce demiştin, daha önce,
evet demiştim ben de, evet, daha önce, pek çok kere..
peki demiştin neden hala bunlar, neden..
sezen olsa
hayat bazen öyle insafsız ki, seni taa en yüreğinden yaralar derdi belki de...
yıllar sonra gördüm onu, bembeyaz bi koridorda ağlıyordu, sezen... onu gördüğümde, o ağlayan başını ellerimin arasına alıp, gözlerinden gözyaşlarından öpmek istemiştim.
Ama o , sezen, ağlayarak baktı suratıma, baktı, yanımdan geçip gitti ağlayarak.
Haklısın biraz geç karşılaştık, biz senle sözleri susarak aştık
der sezen...
Olmayınca olmuyormuş. Şimdi bu epilepsi krizleri gibi titreten bu nöbetlerimde, bi yandan senin beni sevmediğine ağlarken...
yaklaşıyor gelişin, ve ben, beş yılımı geçirdiğim biri dururken, sadece seni hatırlıyorum. O yıllar sanki, sanki geçip gitmiş seni beklerken. Senin o güzelim burnun, o gevrek sesin ve o dümdüz saçların bi yerlerde beklemiş beni..
Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım derdi sezen..
ben neden ağladığımı bile bilmeden, kar yağarken, kara bakarken, sezenin gözüyaşlı yüzü gözümden gitmezken, seni düşünüyorum.
Bilmem ki, bi kere içten sarsaydın beni, bi kere.. bu kadar
yok yok biliyorum, biliyorum, görüyorum gerçekleri, kendi dünyamın toprağında büyüyorum, sezenin dediği gibi.
Ve düşlerle gerçekler, ayrı ayrı yaşar...
ve gerçek ve düş.. ve başını okşar biri uyanınca. Sabah...
23 Ocak 2010 Cumartesi
adam senkronize değildi
İşte ben şimdi dedim ki bi gece önce, insanlar dedim, gelsinler de, boynumuz bükük kalmasın dedim. Hani çocuklar gibi.
Yine de nefesim daralıyor fakat. Galiba yeni bu icat. Vücudum ne zaman derinden üzülse bi şeye, soluğum yüreğimden taşıyor. Oniki yaşında bir çocuğun bedeninden 13 devvleettt kurşunu çıkıyor, ve o kurşunlar arı gibi başımı sarıyor. Vızır vızır. İnsan dertleşmeli işte, anlatmalı, ama yok ki kimse.
İşte bu nefes daralması da dedim ya yeni icat. Boğulayazıyorum filan. Sakin diyorum sakin içimden. O zaman böyle gözlerim de sadece parlak ışıkları seçebiliyor.
Adam senkronize değildi, babası öldürülmüş sokak ortasında adam. Değildi senkronize. Kolları konuşur gibi hareket ederken susuyor, konuşurkense kolları susar gibi yapıyordu. Sanki sustukça konuşuyor, konuştukça susuyordu, adam,sokakta, babası, öl-dü-rül-müş.
Fırtına var. ve açık yaralarımız.
7 Ocak 2010 Perşembe
öl
sanki var gibi bi yerlerde hayat. biz de işte, ciğercinin kedisi, ölmesin hayvanlar ben de ciğer yemeyeyim der mi kedi bi gün.
şahin kuşa, kuzgun leşe.