6 Eylül 2011 Salı

yalnızlık yok.

yalnızsındır, eve gelirsin, televizyonu açarsın ses olsun diye, televizyonda erol evgin tüm şefkatli bakışlarıyla, imkansız aşklar için yaratılmış olmasının aslında ne kadar imkansız olduğunu kanıtlar gibi, kadife gibidir. oturursun masaya, bilgisayarın elinde, uzaklardan bi arkadaşın mail atmıştır, istanbula geliyorum, seni de görmek isterim der, yine de yalnızsındır. annen baban vardır, gününü sevdiğin adam(lar)la geçirmişsindir, ama yine de yalnızsındır.
çünkü yalnız olamazsın, olamicağını burnunu sürte sürte anlamışsındır, doğaya karışayım diye koşa koşa dağa gidersin, sonra dağda yürürken gözün sokak ev insan görmek ister. eh bi insan doğası olmadığına göre, bilmediği yerde korkuyor insan. yalnız kalmayı özlersin, insanlar yalnız bırakınca da oturur geceler boyu yalnızlığına ağlar, youtube dan eski dizileri filan izlersin.
manav bulursun kendine, sohbet edecek, karadenizli fırıncı, espri yapacak..
yalnız diilsin işte, yalnız olamazsın sen. bütün karın ağrın bundan. kabul et. yalnızlığın hijyenini at kenara. yaban domuzunun çamurda debelenişi gibi, debelen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder