30 Mart 2010 Salı

im your loverman,forever amen...

geçen gün yürüyüşe çıkmışken, gençlik yıllarımda sevdiğim deli bi kadının evinin önünden geçtim, ki bu kadın, patagonya ekspresi adlı kitabın arasında, bi fotoğrafımı saklardı başucunda, ki o fotoğraf hayatıma damgasını vuran erkeklerden biri tarafından stuttgartta bi gözetleme kulesinde çekilmişti, ki o adamla ben, mor ve ötesi dinler ve şarap içerdim, ki ben o zaman 14 yaşından büyük değildim,

(how much longer?)

hiç bişeyin adını koymamışken, o deli kadın, evime çok yakın otururdu,kumral saçları vardı, arada bi sevgilisi olurdu, arada bi otururduk odasında, arada bi ben kendimi tutamaz olurdum, arada bi...

(how much longer?)

bas gitar çalardı bana arada bi, pink floyd plakları ve dire straits plakları ve mavi duvarlı evi..

(how much longer?)

arada bi derdi ki, ben erkekleri sevemiyorum,
bi gün, cep telefonumdan mesaj attım, im your loverman, forever, amen...

(give me more give me more give me more....)

29 Mart 2010 Pazartesi

köksüz zencefil...

geliyorsun.
başımın ön tarafında sinekler geziniyor.
geliyorsun.
bir gözüm diğerinden daha az görüyor, hissediyorum.
geliyorsun.
sol elimin serçe parmağındaki uyuşma.
parmak uçlarına iğne iğne his batması.
geliyorsun.
saymadım kaç kadın öptüm sen gideli.
geliyorsun.
bahar geliyor.
kollarımı seviyorum.
gelişini kucaklıyor-lar.