28 Haziran 2011 Salı

bu da böyle

hiç gitmedim
gideyazdım
hiç kalmadım
kalayazdım
satranç tahtasında
briç oynadım

27 Haziran 2011 Pazartesi

meyilli bişeyler

içimde nemli bişeyler var
hep

kelimeler gibi ağzımdaki
kemiklerim
inceldikleri yerden kopmaya
meyilli

sükunet
(lay me low)
istedim istedimse en çok

içimde meyilli bişeyler var
başın gibi gözyaşın gibi
nemli

26 Haziran 2011 Pazar

havada asılıydım da-

bir çocuğun alnındaki kurbanlık koyun
kanıydım
o kadar masum
o kadar sıçramış herkesin üstüne
o kadar havada asılı

yağmur yağdı sonra
çocuk unuttu beni
göremedi gözleri alnındakini

aktım
karıştım
insan kanına

16 Haziran 2011 Perşembe

kaç kişiyiz ki?

dün değil, ondan önceki gün. tünelden aşağı inerken, tam yokuştan aşağı inmiş....ken. özlemimi düşündüm. tünel ve istanbul ve sen. her uzak kaldığımda ne kadar özlediğimi. ve artık senden ve istanbuldan da kopma vaktinin geldiğini. dedim ki, özlem başetmesi güç çünkü başetmek zorundasın, özlemin gidecek yeri yok...tam o nokta. aşkın en rafine hali. gidecek yeri olmayan. pasif bi duygu. gidecek yeri olsun da istemeyen bazen. der...ken..
cemaati ötekinin ölümü kuracak diyor ya, blanchot,nancy ve diğerleri...
işte her ölüm,kayıp, imkansıza doğru. ve imkansızı gerçekleştirmeye savruluş, savrulma çabası..birbirimize tutunma yani...hiç bir sebep, hiç bir mantıklı açıklama olmadan...
kaç kişiyi düşününce gözleri dolar ki insanın...

11 Haziran 2011 Cumartesi

yine bu duvar

yine bu duvar
(dedim kendi kendime)
ellerimle itip
ayaklarımla çektiğim
evimin duvarı
doksan derece bedenime
yine bu duvar
bebeklerim doğdu bu sefer
çatlaklarından

1 Haziran 2011 Çarşamba

yan!

yan
ben ölmüş
yan
çiçek kokmuş ortalık

(iğrenç)

yan
kül
duman

ateşe keser
di)
eğer tutsaydın
"ölen öteki" nin elini
"beni öldürürken seni yaşatan" şeyi
eğer görseydin
ateşi keser
di)

halbuki
gitti
yetti (sana)
her şey!

yan!